top of page

Düşünmeyen bir nesil! AI

  • Yazarın fotoğrafı: Emre Erdin
    Emre Erdin
  • 3 Kas
  • 2 dakikada okunur

Birçok yazımda ve daha önce yer aldığım birçok konuşmada yapay zekâya dair düşüncelerimi bastırarak dile getirdim. Açıkçası konu hakkında bir otorite yahut derinlemesine makaleler yayımlamış biri değilim. Ancak yapay zekâ kavramının bugün indirgenmiş olduğu boyutun buralara geliş sürecine tanıklık etmiş, bugün sadece “chatbot” adını verdiğimiz multimodal AI kavramının ne kadar tehlikeli bir boyuta geldiğini gözlemleyebilen ve bu sistemlerin benzerlerini geliştirme fırsatını da bulmuş biri olarak yazıyorum.

Artık düşünmeyen bir nesil yetişiyor. Hem de hiç düşünmeyen.


ree

Yapay zekâ kavramının indirgenmiş olduğu boyutu uzun zamandır tartışırım. Kaldı ki, teorik olarak adına “yapay zekâ” denilebilecek sistemler bütününün de aktif bir kullanıcısıyım. Ancak bu noktada yeni problemlerin ortaya çıktığına tanıklık eden tek kişi ben değilimdir. Artık bahsettiğimiz bu kavramlar, düşünmekten ve düşünmeyi öğrenmekten uzak bir nesli yetiştiriyor. Hem de yadsınamayacak kadar geniş bir popülasyona sahip bir nesli.

Chatbot’lar hayatımıza girdiğinden bu yana gelişim süreçlerine tanıklık ediyoruz. ChatGPT gibi bir modelin betasından bugüne kadar geçen sürede yaşadığı gelişimlere, bugün geldiğimiz noktada ise birçok farklı modelin birbirleriyle olan yarışına, hatta bu sistemlerin sosyal medyada gündem olabilecek kadar alan dışı insanlar tarafından da kullanılmasına şahit olmamak imkânsız. Yalnız önemli bir husus var: Alan Turing’in üzerine kitap yazdığı, bugün cebimize kadar girebilen bu sistemler gerçekten ihtiyaçlarımızı mı karşılıyor, yoksa ihtiyaçların ötesinde bizleri yönetmeye mi başlıyor?


Bir dönem “Fişini takıp çıkarabildiğim şey beni nasıl ele geçirecek?” diye alay konusu edilen yapay zekânın, bugün insanları içten içe nasıl ele geçirdiğini görebiliyor muyuz?Farkındaysanız artık günlük işlerimizde, hatta bazı insanlar için depresif hâllerinde bile chatbot’lar sıradan birer kullanım aracına dönüştü.Birisi size mesaj mı yazmıyor? ChatGPT size yol gösterebilir.Bir şey aldınız ve nasıl yapılacağını bilmiyor musunuz? Fotoğrafını Chat’e yükleyin, o söylesin.Söylesin söylemesine de, biz ne zaman düşüneceğiz?


Düşünme eyleminin üzerine tarihin tozlu raflarında yüzlerce kitap yazılmışken, bugün insanlığın geldiği noktada yalnızca yapay zekânın verdiği çıktılara dayanarak günlük rutinlerimizi gerçekleştiriyor, sıkıştığımız her anda ona başvuruyoruz. Üstelik eğitim gibi zaten zorluklarla boğuşan alanlarda da yapay zekânın kontrolsüz kullanımı ciddi bir tehlike hâline geliyor. Lise, üniversite fark etmeksizin birçok öğrenci ödevlerini, sınavlarını, hatta dönem projelerini bu modellere yaptırıyor .Emanet edilecek bir gelecek için bu durum son derece problematik değil mi?


Önüne geçilebileceği konusunda, bu yazıyı okuyan birçok kişiyle aynı fikirdeyim. Artık eğitim sektörünün derisine nüfuz etmiş bu sistemlerin, o alanın otoriteleri tarafından kontrolü sağlanmaya çalışılsa da, eskiden “iki dudak arasına bakan” nesil şimdi “iki prompt” değiştirmeye yol arıyor. Yapay zekânın —daha doğrusu chatbot’ların— maalesef doğru değil, çok kullanıldığı bir dönemdeyiz. İnsanlar artık en basit düşünsel eylemlerini bile bu araçlar aracılığıyla gerçekleştiriyor. İşin kötüsü, “kaydırma” eyleminin tembelliği üzerine konuşurken, düşünme eylemini bile tembelleştirmek tehlikeli bir hal alıyor.

Evet, günümüz artık teknoloji çağı. Belki ilerleyen yıllarda yalnızca düşünerek işlerimizi yapacağız. Ancak bu gidişle, öğrenilmiş reflekslerin dışında düşünsel bütünlük sağlayan hiçbir şeyle meşgul olmayacağımızı sanıyorum. Bu nedenle bir yerlerde, bu araçların çok kullanılmasına değil, nasıl kullanılacağına dair insanları —ve kendimizi— eğitmemiz gerekiyor.


Eskiden sayfa sayfa dolaşılan tartışma forumlarında bilgi arayan insanlar, bugün istedikleri bilgiye saniyeler içinde ulaşıyor. Bu durum, her ne kadar bir “kolaylık” gibi görünse de, aynı zamanda büyük bir “tembellik” de getiriyor. Her şeyi bu kadar hızlı bulabiliyor olmamız, bulduklarımızı “nasıl olsa tekrar bulurum” düşüncesiyle yalnızca anı kurtarmak için kullanmamıza yol açıyor. Bu da bizi, bu sistemlerin öğrenecek yeni bir şey bulamayacağı bir geleceğe sürüklüyor.


Düşünmeliyiz. En azından nasıl düşüneceğimizi, nasıl öğreneceğimizi düşünmeliyiz. Yapmalı ve yaymalıyız ki ilerleyen zamanlarda bilgiye olan muhtaçlığımız acziyete dönüşmesin.

Yorumlar


© 2025 Emre Erdin Tüm Hakları Saklıdır

bottom of page